18 Mart 2009 Çarşamba

Bilginin paylaşımı ve W3C

Bazı bilgiler vardır ki bilginin sahibi bunu paylaşmak istemez. Usta bir aşçının özel bir yemeğinin tarifi, bir yazılımcının eserinde kullandığı derlenmemiş kaynak kodlar veya bir içecek üreticisinin ürününde kullandığı malzemelerin karışım oranları örnek olarak verilebilir. Kişi kurum ve kuruluşlar bu tür bilgileri sır gibi saklama eğilimdedirler.

Yukarıda belirtilenlerin aksine, sahipleri, bazı bilgileri özellikle paylaşmak ve duyurmak istemektedir. Kişisel düşünceler, yeni bir ürünün resimleri ve özelliklerini içeren tanıtım haberleri, bir işletmenin kaynaklarındaki artışları belgeleyen veriler veya sertifikalar gibi.

Bilgiyi saklama ve güvenlik gereksinimi şifreleme (cryptography) gibi alanların gelişiminin önünü açaken, bilgiyi duyurma gereksinimi ise erişilebilirlik ve bulunabilirlik (findability) gibi kavramların gelişimine neden olmuştur.

Yeni sayısal dünyada bilgi güvenliği yanında, bulunabilmek için de ciddi çabalar harcanmaktadır. Bankalar, bilginin güvenliği için büyük kaynaklar ayırırken, bir yandan da yeni ürün ve hizmetlerini müşterilerine duyurabilmek için yine büyük maliyetlere katlanabiliyorlar. Diğer bir örnek ise, gerçek isimlerini ve telefon numaralarını gizleme çabasında olan insanların, kişisel günceleriyle, internet ortamında görüş ve düşüncelerini tüm dünya ile paylaşmaya çalışmalarıdır.

Demek bilginin güvenliğini sağlamak kadar, paylaşılmak istenenlerin de erişilebilir ve bulunabilir olmasını sağlamak önem kazanıyor. Bugüne kadar bu doğal ihtiyacı, açık kaynaklı standartlar geliştiren W3C, ("World Wide Web Consortium" Türkçesiyle "Dünya çapında ağ birliği") karşılamaya çalıştı. Günümüzde W3C'nin bu çabası, yeni ihtiyaçların yeni standartlarla karşılanması ve mevcut olanların geliştirilmesi üzerine yoğunlaşmış durumda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder